yüreğinizin şiir adresi !
...ben edebiyattan ibaretim...KAFKA

SEVMEDEN GEÇEN GÜNÜ ZARAR BİLDİĞİM

Yazılar » SEVMEDEN GEÇEN GÜNÜ ZARAR BİLDİĞİM


Düşlerimin kıyıya vurmasının ertesidir bu ç/ağrım sana.

Meylettiğim rüzgârım ben: asi ve asil…

Yüreğin güftesi ise Ahu zarı aşkın.

Mevsimler saklı dökümlü eteklerimde ve aralıksız yaş ve yaprak döküyorum.

Ömrün sahici hegemonyası ve zincirlerimle asılı kaldığım çınar ağacı; kökü çoktan kurudu ve yitimin ta kendisiyim ben mealim sevgi olsa ne ki sevilmedikten sonra?

Maviden bir bülten göğün katlarında saklı hayaletler ve gece oldu mu peşime düşen bense peşinen hüznün sefasını sürüyorum.

Sür git hezeyan naylon ruhum bazen eriyen bazen ermeye dair:

Ne hidayet ne nihayet sadece geçici bir güzergâh adımladığım.

Uyruğum yok ki benim ne de bir buyruk dileniyor ya da dillendiriyorum.

Asma köprüler ise çürüdü çürüyeceği kadar ve işte düşlerim de çürüğe çıktı mı asla dengemi koruyamıyorum.

Kaldırımlar ıslak.

Köpeklerin dışkısı ve bilumum çöp dağ gibi ve her nasılsa elinde içki şişesi gelip konuyor yabancılar bu çöp yığınının tam üzerine.

Zeytin dalı mı uzatmalıyım gölgelere hele ki münafık ve de beynamaz iken her biri.

Benim gölgemse yok: çoktan def ettim başımdan bu yüzden gölgeye meyleden karanlık simalardan haz etmiyorum ve akıbeti tartışılır de yeryüzünün.

Çift cinsiyetli canlılar peyda oluyor sokağın başında ve şuh kahkahaları ile benim diyen kadınlara taş çıkartırlar bense dua kitabımla döneniyorum evin içinde varsa bir kuytu gidip sığınacağım elbet bulamıyorum ve yekten koşuyorum Rabbimin göğsüne.

Sinemde kanatlı rüzgâr.

Sırtımda hüzün hırkam.

Aşkla meşk eden sefil kalemim ki o bile bıktı bu vefasız insan silsilesinden.

Kelam da yitik verdiğim selamın da döndüğü yok hem hem Allah rızası için verdiğim selamla eşleşen Allah rızası için de severken bunca insanı…

Lafügüzaf be azizim.

Seccadem beni çağırıyor ve ruhumdaki mahşeri kalabalıktan Rabbime sığınıyor bazen günde beş vakitli o çağrı bile yetmiyor ve tefe koyanlar kimse biliyorum ki ansızın yeryüzü yarılacak ve çoğumuz yerin dibini boylayacağız Lut kavminin başına gelenlerden de beteri olacak üstelik bu gidişle.

İman gücümden doğan vatan aşkım ve Rabbimle aralıksız irtibatta iken hatlar kesiliyor ve işte dünya ile olan bağlantımı koparıp tamamen Rabbime odaklanıyorum.

Gök gürlüyor.

Rahmetin sağanağı bazen dolu bazen boş geçiyor ve içimdeki sarkaç bir ileri bir geri sallanmayı sonlandırıyor.

Nabzını almıyorum mutluluğun ve uyuşuk bedenimle tarumar edilmiş hislerimle bakaya kalıyorum…

Elbet bu günün bir de yarını var ve illa ki beklemeye alıyorum iç sesimi.

Dış ses ise aralıksız çemkiriyor.

Üç beş berduş nidalar sürüyor yerin tenine aslında bilmiyorlar ki toprak onları çekmekte bir o kadar toprak bile refüze ediyor kirli bedenlerini ve emellerini.

Aşk derken…

Sunumu sevginin derken…

Şehvet ve ihtiras ve de kin bizden uzak dursun derken…

Aciz varlığımla gidip geldiğim o uzun ve dar koridor ve miskin duvarlarda saklı çivi izleri.

Çivisi mi çıkmış dünyanın?

Bir çivi çakmak dahi mümkün değilken…

Ve de rabıtası rüzgârın aşkla ihya olan evren ve tabiat ve insan dışındaki tüm canlılar sevgiyle eşleşen varlıkları ile Rabbine tapan ve hamt eden.

Rüzgâr üşütüyor oysaki yaz mevsimi.

Bense yaza yaza, yaza kavuşmuşken ve içimden geçen alt yazı elbet yazı ihbar ettiğim kış güftesi kimine göre yaz köşesi kış köşesi.

Nur yağsın temennimle huzuruna çıktığım Rabbimin rahmetinden nemalanmak ise beni tek hayata b/ağlayan ve yüreğim siperde simam yabancı aynadaki bene.

Ben olmanın muadili varsa yoksa umut akabinde hüzün.

Her güne böyle başlıyorum:

Umutla ve inançla ve sevgiyle…

Eşleştiğim mi?

Eşelediğim toprak ve iğnenin ucuyla yazdığım ve kazdığım kuyuya taş atan artık hangi deli ise ve veli olup olmadığını sorguladığım bir Allah’ın kulu da yok iken çevremde ve sadece göğe odaklı bir mevsimim ben bir o kadar hicap dolu:

Ses etmeyen kimse rüzgârına aşina.

Sevmeden geçen günü zarar bildiğim.

İçimdeki boşluğu doldurmaksa tek amacım ve daha çok sevmenin yollarını arıyorum.

İlahi Aşkın kıvılcımı ile büyüyen ruhumdaki yangın.

Bir dua bir sure bir de inancın eşiği ve işte beşik gibi sallanan bedenim yer yarılmadan kaçacağım bir delik arayışında da değilim hani çünkü ben kime ait olduğumu ilk gün tescilledim ve tecelli bulan her acı her hüzün ile aralıksız kat çıkıyorum rahmete ve İlahi aşka…

 

(0)

Henüz yorum yapılmamıştır.