Arama
Son Yazıları
1 - HELE BİR DE OL DEDİ Mİ2 - HAYATI YAŞANIR KILMAYA...
3 - DÜŞLER ŞEHRİ SON YOKUŞ
4 - BU RÜYANIN BİR RÜYA OL...
5 - BİR VARIM BİR YOK
6 - BEYAZIN TİNİ VE TİTRİ
7 - AÇMADIĞI KAPI YOKTUR Y...
8 - YALNIZLIĞIN KALE DUVAR...
9 - YAZ YAĞMURU...
10 - TAVŞANKANI...
Şiirler » YAZ YAĞMURU...
Bu şiir 2024-11-29 23:56 tarihinde günün şiiri seçilmiştir. |
‘’Bir yaz yağmuru yağdı içime
Ezildi iri üzüm taneleri camlarımda
Gözleri kamaştı yapraklarımın
Bir yaz yağmuru yağdı içime
Gümüş güvercinler uçtu damlarımdan
Koştu yalınayak toprağım
Bir yaz yağmuru yağdı içime
Tramvayıma atladı bir kadın
Ak baldırları ıslak…’’(N. Hikmet)
Sükût eyleyen mihrabın saklı olduğu o düş küresi…
Mecazi bir firar benimki: yalnızlığımla tecrit edildiğim bir düş hapishanesi fendi neyse yıkılan ferdi kimse tarafınca itildiğim ve ben bir gök taşıyım yaşlarımla sağalttığım ruhum bazen salkımlarca üzünç kulağıma küpe yaptığım acının uyruğu.
Melodiler suskun bu gece.
Metazori bir yaşanmışlık kıyıma uğradığımın hem ertesi hem öncesi kıymet bilmez insanlardan yaka silkip koştuğum tevazu yüklü bir cenneti hidayet bildiğim İlahi Aşkın küresinde saklandığım o tek zerreye tekabül eden varlığımla yokluğumu mukayese ettiğim.
Solgun tüm renkler bu gece ve vurdumduymaz insanlar bense cahil cesareti ile hala ümit ediyorum payıma düşer diye bir selam ya da kelam.
Azınlıkta mutluluğum.
Aykırı olmaksa neye denk düşüyorsa cihanın nezdinde?
Sersem sepelek yüreğim ve çivilenmişken oturduğum sandalyeye aslında çivi filan da sökmüyor çiviyi sadece çivit mavisi gözlerinde annemin yol alıyorum ve yâd ediyorum mutlu günlerimi ve elbet tek yarenlik eden sefil kalemim.
Ne yaparsam yapayım azat edilmedim ben bu cehennemden ve içimdeki cennetteki tüm çiçekler soldu işte bir gecede ve hurafeler kondu mabedime sonra zılgıt yedim sonra zincirlendim sonra da zencefil kokulu bir düşle geceyi kovdum kapıdan ve bacadan içeri giriverdi neyse yılışan ruhuma elbet acıların duvağı ile pek bir hemhâlım ve öykündüğüm tek bir kare dahi yok içinde yer aldığım aslında tefe konduğum.
Söylenceler yağıyor.
Kırmızı karı kürüyorum kapımdan ve tünüyorum dualara ve tütüyorum alı al moru mor yüzlerse figan yüklü ve isyankar bazen başıma gelen bir taş ve kutsal kitabı yüreğimde hissediyorum ve insanlığımla sorgulanmanın ertesinde elbet şüphe ediyorum kendimden.
Daha farklı olabilirdi her şey… demenin ne anlamı var ki bu saatten sonra ve sakıncalarını asla tahmin edemediğim seyrüseferinde sevginin değil sevgi boşluk ile iştigal bir yaz yağmuru diliyorum Rabbimden.
Her rahmetten nemalandığım.
Rahmeti içimde hissettiğim.
Bazense sel olup çağladığım.
Yazın meftun yüreğine serdiğim bir örtü gibi üstüne yaydığım sözcüklerim ve işte tek tutanağım tek tutuklu olduğum sadece Allah inancı ve kalemle tutunduğum bir hayatın kâh körfezi kâh yamacı kâh boyladığım uçurumun pervazı.
Gölgeli yolu şu ağaçların dibinde biten bir ot bile daha mutlu benden ve izahı olmayan neyse artık boşladığım asla başlayamayacağım mutlu bir hayatın tetiğini çoktan çekmişken ve işte mutlak bir mutluluk sadece anlık ve saatlik: o da yazmanın verdiği huzur ve üşüttüğü rüzgârla ateşimin söndüğü derken bir kıvılcımla yeniden başlayan İlahi Ateşin her zerresine nasıl da muhtaç ve sevdalıyım.
Yazın yazgısı.
Yazgımın da yazısı.
Yazmaksa belki de asla başlamamam gerektiğine kani iken de zaman zaman ve yiten bunca insanın ardından kendimi çıplak ve korunaksız hissettiğim ne de olsa kalemin esintisinde bazen yok olduğum bazen acımasızca sorgulandığım hatta suçlandığım çünkü mutluluk değil bana biçilen rol ve ben doğaçlama yaşar ve yazarken üst üste aldığım darbelerle kalemin beratı verilmişken.
Bir vatman gibiyim zaman zaman.
Ya da meçhul bir gölge.
İhbar ettiğim her duygumdan dolayı ansızın yargılanmanın da kaçınılmaz olmadığı elbet umut teknem yalpalarken mutsuzluğumu itiraf etmenin mucidi iken yazmaya doyamadığım ve aldığım yeni darbelerle kalemimle beraber duygularımdan da hüküm giydiğim ve darağacında sallandırıldığım.
Bir yaz gecesi.
Bir yaz yağmuru.
Yağan rahmeti toplamak adına ellerimi ve yüreğimi göğe açtığım ve beni tek duyan ve anlayan iken Rabbim.
Kimi insan tribünlere oynarken ben asla insan ayırt etmeden asla da saygıda kusur etmeden yaşamanın ve yazmanın ertesinde cezai yaptırımlarla tecrit edildiğim bir mutluluk ve onaydan geçmeyen yüreğimde ise en ufak kötü niyet yok iken sürgün edildiğim uzak limanlarda artık neyin vedası ile iştigal olduğumu bilmeden sadece dua ediyor ve yazıyorum ve daha çok acı çekmek için kalemin de ucunu asla kıramıyorum.
Kırgın yüreğimden dökülen her duygu ve kelime.
Bir çıkarımsa hayat.
Çıldırma noktasına gelmiş insanlık.
Ve ben inatla yaşıyor ve yazıyorum ve yazgımdaki bilinmezi hayra yoruyorum bazense taşıdığım negatif enerji ile salınıyorum uç kutuplarda elbet kalem iken ekvatorum inanç iken merkezim ve herkesten farklı bir boyutta yaşamamın ertesinde sadece susuyorum ta ki İlahi Adalet benim yerime konuşacakken büyüyen bir sevgi ve inanç ile Rabbime yürüyorum ve bir elimde kalemim bir elimde annem…
Gülüm Çamlısoy